İlginç Futbolcu Lakabları



0 yorum

TAKOZ RECEP



Metin, Ali, Feyyazlı Beşiktaş'tan akıldan kalan büyük oyunculardan biridir Recep.. Milli Takım'da da görev yapmış görevini unutulmaz karelerden birine imza atarak tamamlamıştı. Mahalle aralarında oynanan futbolda defansın örnek ismiydi, rakip forvete sert girmekti futbolumuza kattığı.. O aynı zamanda bir golcüydü de.. Beşiktaş formasıyla Malmö maçında kendi kalesine attığı gol, ki bu gol röveşata şeklinde olması, bunun yanı sıra İsviçre ile oynadığımız milli maçta orta sahadan attığı gol… İsviçre maçından sonra golünü yorumlaması ise dün gibi akıllarımızda: "Korner olsun diye vurdum ileri, gol oldu.." Sert futbolu, defans yapmanın aslında rakip forveti saha içinde yerlerde süründürmek olduğunu savunan futbolu, renkli imajıyla Recep o yılların gözdesiydi… Ayrıca Recep'in o yıllarda sıkça düzenlenen en yakışıklı futbolcu sıralamasında hep birinciliği vardı, ama sondan...


AYI GÖKMEN



G.Saray taraftarlarının müthiş sevgisiyle mi yoksa ceza sahası içerisinde vurduğu şutlardan sonra topun geri gelmemesiyle mi "Ayı" unvanını almıştır bilinmez. Şimdilerde kovboy şapkası ile tanınsa da o geçmişin penaltıyı taça atan efsanesidir. O, penaltı atışı olduğunda, topun gerisine geldiği zaman kale arkasındaki tribünleri sağa ve sola ayrılmalarına neden olan futbolcudur.. Gökmen Özdenak için bir penaltı atışında orta sahaya kadar gerilip vurduğu topun stadın dışındaki kamyonun kasasına düştüğü söylenir… Altı pastan çektiği şutlar taca gitse de, 'Ayı' Gökmen G.Saray taraftarının hep kalbinde...


ÇARLİ YILMAZ



70'li yılların unutamayacağı bir etten duvar. Duruşu bile ürkütücü… Fenerbahçe formasıyla gazi bile olmuştur çoğu kez.. Kim bilebilirdi ki Çarli Yılmaz'ın bu futbol karakteri günümüzde haddini aşıp futbolu katledecek! Anılarda Yılmaz hep kafası sargı bezli oyuncudur yeşil sahalardaki.. Jilet Yılmaz da derlerdi ona.. Ceza sahasında rakip defansa eliyle yaptığı tacizler bir yana dursun taçsız kral Metin Oktay'ı bile çileden çıkartmıştır.. Taçsız kral ile Çarli ceza sahası içinde yakın temas içindedir.. Çarli eliyle Metin Oktay'ın karizmasını yerlere indirecek bir hareket yapmaya kalkar.. Kalkar ve o anda her şey kopar.. Sahadan kırmızı kartla alkışlar eşliğinde bir oyuncu çıkarken, Çarli sargı beziyle çoktan kardeş olmuştur… Taçsız kralın tsunami şiddetinde dirseğini tatmış, eliyle rakip forvetleri sinir krizlerine sokmuştur Çarli..


LEBLEBİ MEHMET



Hayır hayır..! Çorumlu bir kuruyemişçinin oğlu değil Leblebi Mehmet, hiç de kuruyemişçilik yapmamış.. Onun leblebi gibi attığı gollerden sonra soyadını Leblebi yaptığını bilir miydiniz? Türk futbol tarihinde bir ilke imza atmıştır ki, henüz onun yanına yaklaşabilen bile olmadı.. Tarih 20 Kasım 1925.. Galatasaray – VEFA maçı. Stadyum o günkü adıyla Kadıköy Union Kulüp (Fenerbahçe Stadı).. Leblebi Mehmet tahmin edebilir miydi ki 20-0 bitecek bu maçta VEFA kalesine tam 14 gol bırakacağını? Sağ açıkta oynayan bu oyuncu halen daha tarihin solmuş yapraklarının içinde… Kendi yerinde kendi rekorunda duruyor…


CANAVAR BURHAN



Fenerbahçe'ye gelişinin ardından mermi olup ardı ardına rakip filelere boşalmasının yanında, Milli Takımı'n Dünya Kupası tarihinde 1950'li yıllardaki efsane golcülerinden biridir O.. Canavar Burhan'a bu lakabı ona karşı oynayan defans oyuncuları takıyor… 1954'de Dünya Kupası'na katılmamızı sağlayacak golleri sıralayan Burhan, Güney Kore karşısında 7-0'lık galibiyette hat-trick yaparak istatistiklerde yerini ön sıralardan alıyor. 50 seneyi aşkın bir süre geçti.. Kaç tane oyuncumuz Dünya Kupası'nda bir takıma karşı 3 gol atarak hat-trick yapabildi? Canavar Fenerbahçe'nin yenilmeden şampiyon olan kadrosunda da başarının mimarlarından.. 1950'li senelerde lig kurulmadan önce Milli Lig'de.. Sıtma geçirmiş ama futbola küsmemiş, 172 maçta attığı 112 golle Burhan gol konusunda hep Canavardı…


DELİ BAHTİYAR



Delikanlı adammış Bahtiyar.. Rakip defansın korkusuymuş.. Öyle ki bir maçta rakip defansın dişlerini dökmüş, başka bir maçta ise kendi takım arkadaşını saha içinde dövmüştü… 80'lerin ikinci yarısında Fenerbahçe formasıyla unutulmadı Bahtiyar.. Fenerbahçe'ye gelmeden önce 12 gol ile gol kralı olan ve bir rekora imza atan, herkesce hava toplarının uçan adamı Bahtiyar'ın diğer hikayesi ise karikatür dergilerine bile konu olan yırtık formasıydı… Efsanelere göre geçtiğimiz yıllarda Pascal Nouma'nın bir maçta yaptığı hareketin o yıllardaki temsilcisi olduğu söyleniyor… Başka bir efsaneye göre ise Fenerbahçe'nin yırtık formalı kahramanıdır.. Bahtiyar hırçın olarak kaldı akıllarda, bir de kendisine bir G.Saray maçında yapılan "Hıyar" tezahüratlarına maç sonu tribünlere gidip ilginç bir şekilde karşılık verdiği haliyle…


VAZO NİHAT



Bir dönem Avrupa'yı sallayan Göztepe'nin efsane kadrosuyla özdeşleşmiş isimlerden biri. Şimdiki gençler nasıl dışarı çıkarken ayna karşısında saatlerce zaman harcarsa Nihat da kendine çok fazla zaman ayıran biriydi.. Futbolcu arkadaşları onun bu süslü yapısına en uygun lakabın vazo olacağını düşündüler. O gün bugündür Nihat, Vazo Nihat olarak efsane kadronun efsane oyuncularından biri olarak kaldı... Çok istediği gol krallığı haricinde tüm ideallerini gerçekleştiren Vazo Nihat'ın en ilginç anısı ise 1968-1969 sezonunda Göztepe Türkiye Kupası'na uzanırken attığı goller ve yarı finalde Bursaspor maçında yenilgiyi hazmedemeyen Bursaspor taraftarlarından asker elbisesi giydirilerek kurtarılması... Soyunma odasında mahsur kalan Göztepeli futbolcular evlerine nasıl gideceklerini düşünürken, Nihat söze girer; "Bize asker kıyafeti giydirin" der.. Herkesin aklına yatan bu fikir ile Göztepe Bursa deplasmanından çıkmayı başarır...


KOVA YAŞAR



Kurtardığı müthiş penaltılara rağmen Yaşar, bir dönemler G.Saray kalesini koruyan Hayrettin'in Fenerbahçe versiyonudur.. Unutulmazdır.. İngiltere Milli Takımı'ndan yediğimiz 8 gol sonrasında kendini savunmuştur; "Top hep benim bölgemde oynandı yapacak bir şeyim yoktu…" Yaşar'ın bize bıraktığı en büyük anı ise kaleye yüzü dönükken yediği goldür… Gelen kornerde topu kaleye yumruklayabilmiş belki de Türkiye'deki tek kalecidir.. Buna rağmen Yaşar önemli maçlarda kurtardığı penaltılarla ve de Fenerbahçe'de yaşadığı 2 şampiyonluk ile sarı-lacivertlilerin unutulmazlarından… İngiltere Milli Takımı'ndan yediğimiz ikinci 8 gollük maçta Milli Takım kadrosunda olmadığı haberini aldığında havalara uçmuştur.. Kendisi açıklamıştır bunu yıllar sonra… Lakabının nedeni ise 8-0'ın hatırı…


DOBİ HASAN



Nam-ı diğer büyük Hasan… Trabzonspor'da dönemin en popüler oyuncusu.. Babaların çocuklarına maç izlerken tezahürat yaptırdığı nadir isimlerden biri.. Trabzonspor'un şampiyonluğunu getiren golü atmıştır Hasan.. Kadıköy'de oynanan maçta son saniyeler oynanmaktadır, durum 0-0… Korner atışında gelen topa yükselir vurur ve top ağlarda Trabzonspor şampiyon… Lakabının hikayesi ise tahmin edilemeyecek kadar ilginç.. Bir antremanda top idman sahasının karşısındaki bakkala gitmiştir.. Hasan bakkala gider topu ister.. İsteme şekli onun ünü olacaktır.. Bakkala yönelir… "Dobi atsana dobi" der.. Bakkal şaşkın bir şekilde ne demek istediğini anlarken, tekrarlayan Hasan eliyle işaret eder ve bakkal topu atar.. Lehçesiyle her zaman gülümsetmiştir insanları.. Trabzonspor'a şampiyonluğu getirmiş golü atmasına, 80'li yıllarda terinin son damlasına kadar Trabzonspor için çalışmasına rağmen, bir jübileyle bile sahip çıkılmaması her şeyden öte futbolun dramıdır onun adına.. Seni unutmayan Trabzonsporlulara 'Dobi' atsana haydi Hasan…

Bunların dışında yıllarının kahramanları, unutulmaz lakaplarıyla tarihte yer alan başka bazı ilginç lakaba sahip isimler ise şöyle: Katil Reha, İgor Haydar, Maymun Selahattin, Gonzales Aydın, Manda Özcan, Kibar Feyzo, Kaynana Aydemir, Pır Pır Hüdai, Uçan Manda Erdoğan, Allahsız Sait, Titrek Sabri, Pamuk Erol, Tavşan Sami, Tayyare Aziz, *** Kadri, Papaz Erhan...

Alıntıdır

Şenol Güneş, Taktisyenlik, Oyun Okuma



0 yorum


Şenol Güneş'in taktisyenliğinin ve oyunu okumasının yetersiz olduğunu düşünen taraftarlardan biriyim. Şampiyon olduğumuz ve şampiyonluğu kovaladığımız sezonlar bile Şenol Hoca aynı dakikalarda aynı oyuncu değişikliklerini yapmıştır. 

Şenol Güneş'in yönettiği Trabzonspor'da maç içerisinde yapacağı değişiklikleri maç öncesi tahmin etmekte ne taraftarlar zorlanmaktadır ne de rakip teknik direktörler. Günümüz futbolunda teknik direktörün hamlelerinin satranç müsabakasına benzediğini düşünürsek Şenol Hocanın bu düşüncesi kendisini dezavantajlı duruma düşürmektedir.

İki sezondur maçların 75.-80. dakikalarına berabere veya mağlup girdiğimiz zamanlar Şenol Hocanın uyguladığı tek taktik orta sahadan ceza sahası içerisine orta yaptırmasıdır. Bu taktiğin bu güne kadar işe yaradığını, takımı kurtardığını hatırlamamaktayım.  Bu taktikten daha vahim olanı rakip takım defansında hava toplarına hakim oyuncuların bulunduğu maçlarda bile bu taktiği denemesidir. Başarısız olduğu bariz belli olan taktiği sürekli denemesi Şenol Hocanın maç içerisinde B planının olmadığını göstermektedir.

Taktik konusundaki hatalarından bir tanesi de elindeki oyuncuların yeteneklerine göre taktik geliştirip, kadro kurmamaktadır. Kafasında bir taktik belirleyip, bu taktiğe göre kadroyu kurmaya çalışmakta. Haliyle bir çok oyuncu bu taktiklerde vasat oynamaktadır. Bir teknik direktör kafasındaki taktiği göre kadro kurmak istiyorsa sezon başında yapılan transferler bu taktiğe göre yapılmalıdır.

Şenol Hocanın oyunu okumasını da yetersiz buluyorum. Maçın gidişatına göre değil de ezbere göre Alanzinho, Henrique, Soner, Janko, Halil 5'lisinden hangileri oyunda yoksa onu oyuna sokmaktadır. Bu değişiklikler o kadar çok oldu ki artık Trabzonspor için sıradan bir olan haline geldi.

Örneğin; bir taraftar olarak maçlarda ezbere Alanzinho'nun oyuna girmesini değil de taktik gereği, rakibin zayıf noktasından faydalanmak için Alanzinho'nun oyuna girmesini görmek istiyorum. Alanzinho oyuna girildiği zaman yerden, hızlı paslaşarak atağa çıkılmalıdır. Alanzinho oyuna girdiği zaman orta sahadan doldur boşat yapılmamalıdır. Bu tür doldur boşat yapıldığı zaman Alanzinho'nun etkisi hiç olmayacağı için takım ataklarda 9 kişi kalmaktadır.

Trabzonspor şampiyon olduğu sezon bile Şenol Hoca bu hataları tekrarlamaktaydı. O dönem kadromuzun kaliteli olması bu hataların görülmesini engellemekteydi.

Oyuncu geliştirmede dünyanın en iyi teknik direktörlerinden birisi olan Şenol Güneş bu hatalarını düzeltirse çok rahat kendisini dünyanın en iyi teknik direktörleri arasında bulabilir.

Taraftarlar Neden Kutuplaştı?



0 yorum



Yıllar yıllar önce büyüklerimiz maçları rakip taraftarlarla iç içe izlerken, şimdi ise maçları deplasmanlarda kafeslerde izler olduk. Tribün dışında can ciğer arkadaş olduğumuz kişiler ile tribünlerde birbirimize terörist muamelesi yapar hale geldik.



JoGanita.Net'te Engin Uzunoğlu'nun yazmış olduğu "Kazanmak ile Şartlandırılan Bir Toplumun Acınası Durumu" yazısını okuyunca "Ne oldu da biz taraftarlar kutuplaşmaya başladık" diye düşünmeye başladım. Uzunca düşünmeden sonra kutuplaşmaya sebep olan iki büyük etkenin etki ettiğini gördüm; basındaki satılmış kalemşörler ve sosyal medya.


Basında bulunan bazı satılmış, kendi tuttuğu takımın yöneticilerinin ve taraftarlarının yaptıklarının doğru, diğer takımların yönetici ve taraftarlarının her zaman yanlış yaptığına inanan kalemşörler taraftarlarının arasının açılmasında en büyük etken.


Televizyonlardaki spor programlarını incelerseniz bir çoğunda yorum yapanların tarafsız yorumculuktan uzaklaşarak, fanatik taraftarlar gibi yorum yaptıklarını görürsünüz. Bu kişilerin yorumlarını dikkatlice dileyip, analiz ederseniz olaylara bakış açılarının tamamen tek taraflı ve ortam gerici olduğunu görürsünüz.


Acı olan gerçek ise bu kişilerin yüzlerine gerçekler vurulduğu zaman canlı yayın, köşe yazısı, sosyal medya demeden karşılarında bulunan kişi veya taraftarlara hakaretler yağdırması. Daha acı olan gerçek ise kimsenin bu tür ortam gerici yorum yapanlara dur dememesi.


Bu tür yorumcuların yaptıkları hakaretler ister istemez taraftarları gerip, karşı karşıya getiriyor. Sosyal medyada başlayan tartışmalar sokaklara, tribünlere sıçrıyor.


Sosyal medyada başlayan tartışmalardan ne olur demeyin. Bundan bir kaç ay önce sosyal medyada organize olan olan taraftarlar "temiz futbol istiyoruz" diye UEFA'ya 10binlerce mail atmış ve karşılıklarını almışlardır.


Artık günümüzde taraftar gruplarının sosyal medyada vermiş oldukları beyanatlar tüm basın ve taraftarlarca takip edilmektedir. Verilen beyanlarda rakip takım taraftarlarına karşı en ufak laf atma dahi ortamın gerilmesine neden olmaktadır.


Temiz futbol, güzel oyun istiyorsak, bir taraftar olarak bilinçli hareket edip, rakip taraftarlara saygılı olmalıyız. Tabi bir yandan da basındaki satılmış kalemşörlerin temizlenmesi lazım.


Kalın sağlıcakla...

Ahh O Direk.



0 yorum



Bir kale direği bir takımın kaderini ne kadar değiştirebilir?
Bir kale direği bir takıma neler kazandırıp/kaybettirir?
Bir kale direği bir takımın taraflarına nasıl zamanı ağır çekimde yaşattırır?

22 Kasım 2011..
Saat 23:30 civarı..

Celustka sağ kanattan topu ceza sahasına gönderiyor, müsahit durumdaki Adrian vurulabilecek en iyi kafa vuruşlarından biri yapıyor, top kaleye doğru gidiyor, kaleciyi geçiyor, gidiyor, gidiyor ve kale direğine çarpıp geri dönüyor.

O an Trabzonspor taraftarları dondu kaldı...

Maç bitti akıllarda yine "O direk" vardı.

Yıllar geçecek, bu pozisyonu izleyenler hiç unutamayacak. Arkadaşlarına, çocuklarına, çevresindeki insalara "Ah o direk" diye başlayan cümleler kuracak.
*

O direk gole izin verseydi Trabzonspor ilk defa katıldığı Şampiyonlar Liginde bir üst tura çıkacaktı.
Kendi ülkesinde, başarısız olmasını isteyenlere büyük kapak takacaktı.
Adını tarihe altın harflerle yazdıracaktı.
*

O direk ŞL'de üst tura çıkmamızı engelledi ama bir şeyi tüm Türkiye'ye göstermiş oldu: Alın teriyle, emekle mücadele eden her yerde başarılı oluyor. Direklere rağmen...
Tema resimleri biyan tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.